Murside intisab

yorum yok
819 kez görüntülendi okuma
3 Haziran, 2015

mürid

 

MÜRSIDE INTISAB
Intisap, Kur’an ve sünnette anlatilan, övülen ve tesvik edilen biat etme amelinin kapsami içindedir.
Ne var ki, biat da intisap da çogu müslümanlarin gündeminden tamamen çikmis bulunuyor.
Bazilari art niyetliler bu kavramlari çesitli çikarlarina alet etmis,
bazilari da aslini ögrenmeden yanlis görüntü ve bilgilere aldanip inkâra kalkmistir Intisabin dinimizde önemli bir yeri vardir.
Mesele dinin ihyasi, insanin islahidir. Bu vazife, her devirde usulüne uygun olarak yerine getirilmelidir.
Intisap ya da biat… Isin adina degil, aslina bakilmalidir. Bir farzi yerine getirmeye yardimci olan seyler de farz hükmünde olur.
Inkârdan sakinmak, kibirden kurtulmak, ilahî emirleri ihlasla yerine getirmek, haramdan kaçmak, güzel ahlâkli olmak her müslüman için farzdir.
Tasavvuf, bu farzlari yerine getirmeyi hedeflemis bir terbiye okuludur. Intisap, iste bu okula kaydolmaktir. Intisap, hakkin ipine sarilmaktir.
Intisap, cemaat olmaktir. Intisap hak yolunda bir rehbere baglanmaktir. Intisap, Allah dostuyla Allah yolunda gitmek için akid yapmaktir.
Intisap, terbiye görmüs bir kâmilin terbiyesine girmektir. Intisap, veliler kervanina katilmak ve nurlu silsileye tutunmaktir.
Intisap, kâmil mürsitle manevi bag kurmak ve onunla Allah için dost olmaktir. Biat ve intisap isinde asil olarak iki taraf vardir;
birisi Allahu Tealâ, digeri de, kul. Mürsidin yaptigi is, kulun Allah’a giden yolunu açmak, bu yolda ona sahitlik yapmak ve delil olmaktir.
Intisaptan gaye mürsid degil, Allahu Tealâdir. Tasavvuftaki intisaba, “inâbe”, “el alma”, “el verme”, “tevbe etme” de denir.
bütün bunlar ayni seydir. Bir hak talibi müridin, mürsidine sadik ve bagli kalacagina, Allah için,
Allah yolunda onun terbiyesine teslim olacagina, haramlardan kaçip helal ve hayirlara sarilacagina,
günahlardan tevbe edip bir daha yapmayacagina dair söz vermesine ve buna Allah’i,
Rasulünü ve mürsid-i kâmili sahit tutmasina intisap denir. Intisabin Kur’an ve Sünnet’ten delili çoktur.
Rasulullah (A.S.), Allah’in birligini kabulden sonra, ashabiyla tek tek ve toplu halde takva, ibadet, güzel ahlâk,
cihad ve hizmet için pek çok sözlesme yapmistir. Buna biat denir. Bu biat uygulamasi sonraki
devirlerde devlet idarecileri ve maneviyat önderleri için birer örnek olmustur. Kur’an’da biat
Cenab-i Hak Kur’an-i Hakim’de biati degisik ayetlerde zikrederek, sekil ve hedefini söyle belirtmistir:
“Rasulüm! Sana biat edenler hiç süphesiz Allah’a biat etmektedirler. Allah’in eli onlarin ellerinin üzerindedir.
Kim yaptigi ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmus olur. Kim de Allah ile yaptigi ahdine vefa gösterirse,
Allah ona büyük bir mükafat verecektir.” (Fetih/10) “Ey Peygamber! Mü’min kadinlar, seninle biat etmeye geldikleri zaman,
biatlarini kabul et ve onlar için Allah’dan magfiret dile. Süphesiz Allah, çok bagislayandir, çok esirgeyendir.”
(Mümtehine/12) (Sünnet’teki biat sekillerini, “Mürsid-i Kâmile Intisabin Sekli ve Gayesi” adli eserimizde genisçe islemistik.
delil ve örnekler için oraya bakilmalidir.) Mürside intisabin sekli Biat ve intisabin özü, kalbin teslimiyeti ve saglam niyettir.
Sekiller alamettir, gaye degildir. Ancak bunun zahiren bir usul ve adabi vardir.
Bu konuda intisabin delili olan hadislerden çikaracagimiz usuller sunlardir:
Rasulullah (A.S.), Allahu Tealâ’nin Rasulü ve halifesi olarak, erkek-kadin bütün insanlarin
Peygamberi ve rehberi oldugu gibi, O’na vâris olan kâmil mürsidler, rabbanî alimler de bütün beseriyetin irsad ve islahini hedef almalidir.
Mürsid-i kâmil hiçbir ayirim yapmadan herkese ve her kesime ilâhî daveti, iman, ihlas, takva ve güzel ahlâki teblig etmekle memurdur.
Mürsid-i kâmil, kendisine intisab edecek erkeklerle elele tutarak veya sözlü bir sekilde bu intisabi gerçeklestirebilir.
Kadinlar mürsid-i kâmile intisaplarini sözlü olarak, bir perde veya kapi arkasindan yapmalidirlar. Kâmil mürsid,
Rasullullah (A.S.) Efendimiz’in yaptigi gibi bir ucundan kendisi,
diger ucundan da tevbe ve intisap edecek kimselerin tutacagi sekilde bir bez veya sarik uzatarak tevbe ettirip, intisab yaptirabilir.
Bu, özellikle tevbe ve intisap edeceklerin çok kalabalik veya vaktin çok dar oldugu zamanlarda yapilir.
Ayrica, mürsid-i kâmil, bir erkek veya kadini tevbe ve intisab yaptirma hususunda kendisine vekil olarak görevlendirebilir.
Vekilin yapacagi, intisabi tarif etmek ve vekili bulundugu zata irsad isinde yardimci olmaktir.
Hz. Rasulullah (A.S.)’in Hz. Ömer’i ve Hz. Umeyme’yi (R.A.) görevlendirmesi gibi. Mahremi olmayan bir kadinin elini,
onu tehlikeden kurtarmak ve zaruri tedavi gibi dinen müsaade edilen bir mazeret yokken tutup musafaha etmek,
hayir gibi gözüken bir is için de olsa caiz degildir. Bu, Sünnet’e uygun olmadigi gibi, yapana hayir da getirmez.
Allame Esref Ali Tanevî (Rh.A.) bu konuda su tesbitleri yapmistir: “Bazi bilgisiz veya dikkatsiz kimseler,
kadinlardan el ele biat aliyorlar. Bu kesinlikle caiz degildir. Yabanci kadinin tenine zaruretsiz el dokundurmak günahtir.
Hadiste, bu amelin batil ve haram oldugu belirtilmistir. Peygamber Efendimiz (A.S.)’dan daha müttaki ve iffetli kim olabilir?
Kadinlardan biat alma konusunda Peygamber Efendimiz’in bu kadar çok dikkat etmesine ragmen,
hiçbir mürsidin kendisini baba veya melek gibi görerek, sorumsuz ve hayasiz bir sekilde kadinlarla biat etmesi dogru degildir.
Biatin anlami söz vermektir. Bunun sözle olmasi yeterlidir. Son devirlerde bazi mürsidler,
baglanmayi kuvvetlendirmek ve halkin kalbini teskin için, bir kumas parçasinin bir ucunu kendisi tutup,
diger ucunu intisap edecek kimseye uzatarak intisap yaptirmaktadirlar. Bunun hiç bir zarari yoktur.
Ayrica erkekler içinde zaruret halinde veya zaruret olmadan sözlü biat yeterli olabilir. Bunun da hiçbir sakincasi yoktur.
Fakat elle biat yapmak, biatin en çok alisilan seklidir ve erkekler için bu hususta hiçbir mani yoktur.
Hatta elle yapilmasi, biatin zahirî ve batinî manasini içinde bulundurdugu için daha evlâdir.”
Intisabin gerekleri Intisap eden kimseye lazim olan ilk sey ihlastir. Ihlas, isini, ibadetini,
hizmetini Allah’in rizasi için yapmaktir. Intisap kâmil mürside yapilmalidir.
Bu mürsid, Hz. Peygamber (A.S.)’a kadar uzanan bir silsileye sahip bulunmalidir.
Irsad izni olmayan ve silsilesi bulunmayan kimseye yanasmamalidir.
Intisap edilen kâmil mürsidi Allah için sevmek, bu yolda ona güvenmek, onun bu iste mahir oldugunu bilip kendisine itimat etmek,
terbiye ve terakki için sarttir. Intisap, itaat ve samimiyet ister.
Yolun gereklerini, mürsidin emir ve tavsiye ettigi vazifeleri gücünce yerine getirmeyen kimse, intisabinda samimi degildir.
Intisabi sahih ve saglam hale getirmek için mürsitle ayni yolu, ayni ameli ve ayni hali bir derece paylasmalidir.
Intisap ölene kadar samimiyetle korunmalidir. Kâmil mürsidi Allah için seven ve elinden tutan kimse,
bu sevgiyi ve beraberligi hayatin her döneminde, aci-tatli hallerinde muhafaza etmelidir.
Intisabin meyveleri Bir mürside intisap eden kimseyi, mürsidi Allah’in bir emaneti olarak görür; sever, terbiye halkasina alir.
Sadik mürid, mürsidin manevi evladi olur, onun ailesinden sayilir. Bu sayede bütün silsilenin bereketine kavusur,
manevi mirasina konmus olur, feyizlerinden nasiplenir. Insan sevdigi ve tabi oldugu kimselerle hasrolur.
Kiyamet günü Allahu Tealâ herkesi imami ile birlikte huzuruna çagirir.
Kâmil mürside tabi olan kimse mürsidi ve onun bagli oldugu veliler ordusuyla birlikte mahsere gelir.
Veliler, kendilerine verilen sefaat yetkisini önce tanidiklarina kullanirlar.
Intisap eden kimse bir cemaatin içine katilmis olur. Bu cemaat dua, göz yasi, zikir ve tavsiye ile Allah yolunda birbirlerini desteklerler.
Seytana karsi siper olurlar. Cemaat halinde yapilan hayirli amellerin sevabina bütün cemaat ortaktir.
Bir kâmil mürsidin dualari içinde anilmak, onun yapmis oldugu zikir,
amel ve hizmetlerden bir hisse almak mürid için en büyük kazançtir.


Bir önceki yazımda « makalem var.
admin

Doğru, Güzel ve Adil olan her şeyi sever, efendiliğe bayılır. Yalandan dolandan ikiyüzlülükten nefret eder.

ETİKETLER :

Yorumlar



Bir Yorum Yazmak İstermisiniz ?