Kulaktaki İlâhî Hikmetler

Kulaktaki İlâhî Hikmetler
Allah-u Teâlâ işitme organı olan kulağı başın iki yanında tesbit etmiş, onu acı bir su olan kulak salgısıyla, toz, duman ve böceklerden korumuştur.
Kulak deliğini kulak kepçesi ile çevrelemiştir ki, sesi toplayıp içeri versin.
Kulağın fiziki yapısı çok hassas ve ince yapılmış bölümlerden meydana gelir. Gergin ve dayanıklı bir zar dokusu olan kulak zarının büyüklüğü bir santimetreden fazla olup, duyma işinin başladığı yerdir. Kulak, saniyede yirmi ile yirmi bin defaya kadar titreşim yapan bir sesi duyabilecek tarzda yaratılmıştır. Kulağın bir kısmını teşkil eden orta kulak kısmında, vücudun en küçük kemikleri bir arada asılı durur. Bunlar; Örs, Özengi ve Çekiç adını alırlar. Vazifeleri kulak zarından geçen sesleri yükseltmektir. Yükselen ses buradan iç kulağa geçer. İç kulak vücudun en sert kemiklerinden yapılmıştır. Bu bölümün başlıca işitme parçası kulak salyangozudur. Dörtyüz kadar gayet ince, düğümlenmiş vaziyette kıvrımlı olarak yaratılmıştır. İnce esen rüzgâra kadar ses titreşimlerini toplar ve merkeze naklederler. İşitme siniri otuz binden fazla devreyi içine alır. Bu titreşimleri mânâlı hale getirmek ise beynin vazifesidir.
Kulak yüksek sesleri ve yüksek frekanslı olanları işitir. Kulağın bu kabiliyetine maskeleme denilir. Bu maskeleme sayesinde bir ses ötekini örtmez ve ikinci ses aslında işitilmez olur. Maskeleme aynı zamanda aynı andaki yüzlerce sesi birden işiterek aklın karışmaması için ilâhî bir lütuftur.
Bak, Allah-u Teâlâ bunların hepsini içiçe ve ahenkli olarak nasıl düzenlemiş!
İnsana göz vermiş bakıyor, kulak vermiş işitiyor. O uzuvlara o hassaları vermeseydi, ne göz görürdü, ne kulak duyardı, ne de ağız konuşabilirdi. Nice gözler var görmüyor, nice kulaklar var işitmiyor, nice diller var konuşmuyor.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır:
“De ki: Söyleyin bana! Eğer Allah kulaklarınızı ve gözlerinizi alsa, kalbinizin üstüne mühür vurursa, Allah’tan başka onları size getirecek ilâh kimdir?
Bak! Âyetleri nasıl türlü türlü anlatıyoruz, sonra onlar yüz çeviriyorlar.” (En’am: 46)