Yaralı Gönlüm
“Gerçekleşmesini istediğin duân
imtihanın olacak.
Sabrın öylesine çok zorlanacak ki,
çaresizlik duygusunda yok olacaksın.
Kalbin yorgun düşecek.
Neden böyle olduğunu defalarca sorgulayacaksın. Yaşadıklarına anlam veremiyeceksin.
Sabır makâmına talip oldun madem,
o halde sus ey güzel Gönül.
Yüreğin yandığı halde sus.
Yanmayan yüreğin bir taş’tan ne
farkı vardır?
Bak yıllardan beri aynı imtihandasın.
Allah seni halen daha sınıyor.
Herşeye rağmen sabredecek mi diye
seni bu çetin imtihan’dan geçiriyor.
Çaresiz kaldığın anlarını hatırla.
Geceleri kafanı yastığına hüzünlü bir yürek ile yasladığını hatırla.
Sabahları hangi düşünceyle kalkıyorsan bilki, bu nimet senin dünya imtihanın.
Sanma ki yaşadığın herşey boşunaydı.
Sanma ki Mevlam senin dertli
yüreğinden haberdâr değil.
O yaralı gönlünde olan herşeyi hakkıyla biliyor.
Imtihanın ne zaman mı bitecek güzel Gönül?
Ne zaman herşeyi oluruna bırakırsan,
ne zaman kalbine söz geçirebilirsen,
ve ne zaman gönlünü Allah’a bağlarsan,
işte o an, kalbindeki perde kalkacak.
O an, bu kainata bambaşka gözlerle bakacaksın.
KALBIN değişince, susacaksın.
Edeple, sessizlikle susacaksın.
Bu susmaların seni, makâm makâm yükseltecek. Cennetin kapısına sürükleyecek. Sen sustukca,
yüreğin huzurla dolacak.
Sus o halde güzel Gönül.
Derdi verenin,
imtihanla sınayanın hatırına sus.
Susmak, nimetlerin en güzellerinden birtanesidir
__